22 Nisan 2016 Cuma

BU SEFER FRANKFURT NOEL PAZARINA...

Frankfurt Noel Pazarı

Noel’e yaklaşan Avrupa daha bir canlı, heyecanlı ve telaşlı sanki. Noel pazarları hemen hemen her Avrupa şehrinde kuruluyor. Gerçi söylenen, terör olayları nedeniyle geçen senelere göre pazar ziyaretlerinin daha az olduğu yönündeymiş. Ama bize göre bayağı kalabalıktı ortalık gördüğümüz üç farklı şehirdeki Noel pazarında da, Frankfurt, Nürnberg ve Köln. Öncelik tabi ki kardeşim Derya’nın yaşadığı Frankfurt’taki pazardaydı.

Frankfurt Noel pazarına hoşgeldiniz!


Uçaktan inip eve gelip üstümüzü başımızı şöyle bir derleyip toplayıp, sokaklara attık kendimizi. Römerplatz Frankfurt Noel pazarının merkezi, alışveriş standları, yemek büfeleri, atlıkarınca, vs. burada ama meydanın etrafında da devam ediyordu bu standlar, büfeler...

Karnımız acıkmış, Deryoş’un “Hadi gelin size çorba içireyim, hem de mercimek çorbası!” teklifini reddetmedik. Bir çorba klübesinde buluverdik kendimizi. Sokak yemeği istisnasız lezzetli mi olur? Öyleydi valla. Malzemeden kısmamışlar, sıcacık ve kocaman birer porsiyon çorbayı hüplettik acımadan üçümüz de. Kırmızı değil de yeşil mercimekten yapılmış bu çorba aslında mercimek yemeği kıvamındaydı. Bu arada Ozi günün yorgunluğuyla uykuya dalmıştı çoktan arabasının içinde.



Standlar çok renkli. Cezbedici tarafları da bence ışıl ışıl olmaları. En başta tabi hediyelik eşyalar satılıyor. Hediyelik eşyalardan kasıt özellikle çam ağacına asmak için süsler. El yapımı olanlar genellikle favori. Camdan, plastikten, tahtadan, hasırdan, seramikten. Onun dışında yine çeşit çeşit mumlar, ahşaptan oyuncaklar ya da minik el aletleri, misal kaşık, kepçe vs. Örgü işleri, örneğin kazak, yelek, bere, atkı. Oyuncakçılar, kıyafet, yastık, örtü, vb. satan standlar. Envai çeşit şey bulabilirsiniz kısacası.

Yiyecek büfelerine gelecek olursak. Bir tarafta karamelli, çikolatalı, rengarenk patlamış mısırlar, bir tarafta kuruyemişler, bir tarafta şekerler, kurabiyeler, çikolatalar! Tam bir cennet.


Başta değindiğim gibi sıcak yiyecekler de bulunuyor. Et ürünleri çok revaçta. Direkt kömür ateşinde pişirilen meşhur Frankfurt sosisleri örneğin. Domuz eti size tersse dana etinden yapılma sosisler de var. Görüntüleri gerçekten iştah açıcı ama ben üzerlerinde kaplı çıtır çıtır plastik gibi olan şey yüzünden bu sosislere alışamadım gitti. Etten haz etmem derseniz çorbacılara ya da hamur işleri satan büfelere buyrun. Üzerine de kestane indirdiniz mi mideye tamamdır demek isterdim lakin sıcak şarap unutulur mu?

cızbız...

Noel pazarı civarındaki havayı şöyle bir içinize çektiğinizde, et kokularının ardında o yakıcı baharat kokusu gelecek burnunuza: Sıcak şarabın iştahınızı tekrar kabartan kokusu. Üstelik havada asılı bu tatlı koku gün akşama döndükçe artıyordu sanki. Bizde yudumladık sokakta şaraplarımızı.

mis gibi sıcak şarap...

Meydandaki atlıkarıncaya binmeden olmazdı. Hep beraber kurulduk bir bölmeye, başladık dönmeye. Hem dönüp hem de aşağı yukarı hareket edince başta biraz çekinen Ozi’nin de gitgide hoşuna gitmeye başladı. Bir yandan da müzik çalıyor tabi. Eğlenceliydi. Üçümüz çocukluğumuza geri döndük. =)

her daim favori, atlıkarınca...
Aralık ayı olmasına rağmen hava beklediğimizden daha sıcaktı diyebilirim. Tabi güneş gidince işler değişti, soğuk hafif hafif ısırmaya başladı. Daha evvelki gelişimizde Demir Köprü’ye taktığımız asma kilidi yerinde mi diye yoklayıp, (Neyse ki yerindeydi ve üzerine daha birçok kilit asılmıştı =) ) biraz da Main nehri kenarındaki standları gezip akşam yemeği için Hauptwache’deki Maredo isimli et restoranına gittik. Tavsiye edilir. Ciks bir mekan değil, aile restoranı tarzında, genele göre makul fiyata lezzetli biftekler yemek olası. Yancı olarak da Arjantin usulü tuzlu biber ızgarası, nam-ı diğer “Pimientos de Padron” deneyin derim.

"pimientos de padron"

Ertesi gün Almanya’nın en büyük ve en güzel Noel pazarlarından birine sahip Nürnberg’e bir yolculuk planlamış olmamızdan dolayı geceyi daha da uzatmadan eve döndük.  


Hiç yorum yok: