O kadar çok istemişiz ki demek ki, dünya gözüyle bir kez
daha görmek varmış Hollanda’yı... Haziran ayı başında, ilkinden yaklaşık iki
sene sonra tekrar buradaydık. Ama bu sefer sadece Tal ve ben değil, yanımızda
annelerimizle! Aynur ve Nilgün ikilisi heyecanlı, biz onlardan daha heyecanlı
çıktık yola. =)
22 Ekim 2012 Pazartesi
BU SEFER ANNELERLE HOLLANDA’YA...
YİNE AMSTERDAM, YİNE ZAANSE SCHANS, YİNE EDAM
Etiketler:
Amsterdam,
edam,
holland,
Hollanda,
netherlands
27 Eylül 2012 Perşembe
BU SEFER PRAG, ÇEK CUMHURİYETİ'NE...
PRAG
Prag gezimiz Mart ayına denk geldi. Bu sefer
diğerlerinden farklı olarak sadece Tal ve ikimiz değildik. Derya ve Gürer arkadaşlarımız ile beraberdik. Atıldığımız bu dört kişilik yeni macera üç gün
sürecekti.
Cumartesi öğleden önce şehre vardık. Hava pek de sıcak değildi. Öğrendiğimize göre bu ısınmış haliymiş. Avrupa’yı esir alan soğuk hava dalgası burayı da etkilemiş. Sıcaklık uzun süre eksi 15'lerde seyretmiş.
Cumartesi öğleden önce şehre vardık. Hava pek de sıcak değildi. Öğrendiğimize göre bu ısınmış haliymiş. Avrupa’yı esir alan soğuk hava dalgası burayı da etkilemiş. Sıcaklık uzun süre eksi 15'lerde seyretmiş.
Etiketler:
czech republic,
çek cumhuriyeti,
prag,
prague,
praha
14 Eylül 2012 Cuma
BU SEFER İSVİÇRE'YE...
ZÜRİH
Uçaktan iner inmez bizi sanal Heidi karşıladı. Nasıl oldu diyecek olursanız, anlatabilecek miyim bilemiyorum ama keşke fotoğrafını çekebilseydik. Şaşkınlıkla ve olay kısa sürdüğü için hiç aklımıza gelmedi. Havaalanının ana binasına gitmek için bir aktarma trenine binmek gerekti. Trenin penceresinden dışarı bakarken bir anda duvardaki ekranlarda Heidi beliriverdi, el sallıyor, öpücükler yolluyordu dağların kızı! Gecenin köründe Zürih’e, keyifli bir tram yolculuğuyla da
şehir merkezine vardık. Kasım ayının başıydı ve gitmeden evvel baktığımızda hava hep yağmurlu gözüküyordu ama
neyseki tersi çıktı. Ara sıra bulutlu ama güneşli 2 gün bizimleydi.
Sevindirici. Yağmurun yağması iyi bir şey tabi ki ama kısıtlı gününüz varken
pek de çekilmiyor.
25 Ağustos 2012 Cumartesi
BU SEFER MÜNİH, ALMANYA'YA...
MÜNİH
Almanya’ya ilk kez gidecektik. Diğer ülkelerde olduğu gibi buradaki şehirler arasında da birçok fark olduğunu önceden okuduk. Berlin’e gitmek de aklımızda vardı. Ama özellikle Tal’ın hayran olduğu BMW’lerin anavatanı olunca Münih’de karar kıldık. Münih, ülkenin olmasa da Bavyera bölgesinin başkenti kabul ediliyor. Ayrıca ülkenin varlıklı kısmı burada yaşıyormuş, bu nedenle fiyatlar diğer şehirlerdekine göre daha yüksekmiş.
Almanya’ya ilk kez gidecektik. Diğer ülkelerde olduğu gibi buradaki şehirler arasında da birçok fark olduğunu önceden okuduk. Berlin’e gitmek de aklımızda vardı. Ama özellikle Tal’ın hayran olduğu BMW’lerin anavatanı olunca Münih’de karar kıldık. Münih, ülkenin olmasa da Bavyera bölgesinin başkenti kabul ediliyor. Ayrıca ülkenin varlıklı kısmı burada yaşıyormuş, bu nedenle fiyatlar diğer şehirlerdekine göre daha yüksekmiş.
16 Ağustos 2012 Perşembe
BU SEFER KOPENHAG, DANİMARKA'YA...
KOPENHAG
Stockholm – Kopenhag tren
yolculuğu sırasında etrafı seyretmiş, uyumuş, karnımızı doyurmuş ve
İskandinavya turumuza ait son 3 günümüzün planını yapmaya çalışmıştık. Yol
üzerinde özellikle de İsveç - Malmö’den Kopenhag’a geçerken gördüklerimiz bizi
şaşırttı. Bunlardan ilki kompartmanımızın duvarında asılı hız göstergesi Baltık
denizi üzerindeki Oresund köprüsünden geçerken bir anda saatte 201 km hıza ulaştığımızı
gösteriyordu. Nispeten sakin giden tren buradan geçerken bayağı hızlandı. İkincisi de denizin
ortasındaki rüzgar türbini tarlasına şahit olduk. Yüzlercesi ahenkle dönüyordu.
Adamlar temiz enerji elde etmek için bayağı uğraşıyor belli ki.
![]() |
Kopenhag ve Oresund Köprüsü |
13 Ağustos 2012 Pazartesi
BU SEFER STOCKHOLM, İSVEÇ'E...
STOCKHOLM
Oslo treninden indikten hemen sonra garın karşısındaki turizm
ofisine kapağı attık ve 3 günlük “Stockholm Card”ımızı satın aldık. Yine birçok
müze girişi ve toplu taşıma bu kart sayesinde ücretsiz ya da indirimli.
Stockholm, “İskandinavya’nın başkenti” olarak
adlandırmaya layık görmüş kendini. Henüz Oslo’dan başka diğer İskandinav şehirlerini
görmemiştik ama en azından Oslo’ya göre daha dinamik ve hareketli olan bu şehir
kendi kendine taktığı bu ünvanı hak ediyordu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)