29 Temmuz 2012 Pazar

BU SEFER OSLO, NORVEÇ'E...

OSLO

Norveç’in yemyeşil başkenti Oslo, bizi gri bir sis tabakasıyla karşıladı. Aylardan Haziran’dı halbuki. Gardermoen havaalanından şehir merkezine gelmek bizim için biraz zahmetli oldu. Aslında normalde direkt olarak tren geliyormuş. Ama biz oradayken bir bakım çalışması olduğundan, Lillestrom’da trenden inip otobüse aktarma yaptık. Fiyordlarıyla ünlü ülkenin bu güzel şehri de bir fiyordda, Oslo fiyordunda kurulmuş.

Norveç geyikleri...









13 Temmuz 2012 Cuma

BU SEFER PARİS, FRANSA'YA..

PARİS

Romantizm şehri Paris.. Belki mevsimden dolayıdır bilemiyorum ama bize pek öyleymiş gibi gelmedi aslına bakarsanız. Gayet dinamik, hızlı ve büyük bir şehir Paris. Seine nehrinin kenarına kurulmuş olan şehre gittiğimizde tam yılbaşı zamanıydı. 31 Aralık akşamı Charles De Gaulle havaalanına indik. Çivi gibi bir soğuk. Üstüne Tal’ın gelmemizden 1 gün önce üst solunum yolu enfeksiyonu olması tuz biber ekti. Kaldığımız 2 gün boyunca ateşi genelde 38-38.5 civarında ama hiç gıkını çıkarmadan sokaklarda yürüdük beraber.

 
Sisin içinde gizemli bir kule...





5 Nisan 2012 Perşembe

BU SEFER İTALYA'YA...

ROMA
İtalya’nın başkenti Roma, İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulu. Romalılar’ın tarihinde de Türk tarihinde olduğu gibi kurt figürünün önemi büyük. Efsaneye göre Roma’yı kuran Romus ve Romulus kardeşleri bu kurt emzirmiş!





Romus ve Romulus kardeşler


Zaten sanki İtalyanlar da aslen Türk! Roma’da insan davranışları ve şehir hayatı İstanbul’a benziyor. Otobüsler ve metro tıklım tıklım. Birbirleriyle çok yüksek sesle ve kahkalar içinde konuşuyorlar. Karşıdan karşıya geçeceğiniz zaman hiçbir araba durmuyor ve size yol vermiyor.




1 Mart 2012 Perşembe

BU SEFER HOLLANDA'YA...

Amsterdam, Lısse-keukenhof, Edam, Volendam, Marken

Sulu ve rengarenk Hollanda.. Dedemin deyimiyle çiçek gibi bir ülke.. =) Hollanda’yı ziyaret ettiğimizde Mayıs ayının ortalarıydı. Hava yağmursuz ama nispeten bulutlu ve İstanbul’a göre serin sayılabilecek durumdaydı. Schiphol Havaalanı’ndan Amsterdam’a ulaşım çok kolay. Metroya biniyorsunuz ve yaklaşık 20 dakikada şehir merkezindesiniz. Hollandalılar’ın deyimiyle “the Dam” yani Dam Meydanı’na doğru yürüdükçe havada hakim keskin patates kızartması kokusunu içinize çekmek durumunda kalacaksınız.


Dam Meydanı
Amsterdam Card edinmeniz tavsiye olunur, hesaplı oluyor. Bu kartı "Tourist Information" - Turist Bilgilendirme ofisinde bulabilirsiniz. Kartımızı ilk olarak Kanal turuyapmak için kullandık. Turlar hemen ana tren istasyonunun önündeki köprüden geçtikten sonraki rıhtımdan başlıyordu.
Hemen hemen bütün gittiğimiz Avrupa şehirleri suyla içiçe bir hayat yaşıyor. Hepsi ya bir nehir, ya bir kanal, ya bir deniz ya da göl kıyısında kurulmuş...