Bu yazımda ise, gitmeden önce İzlanda’yla ilgili bence
kendinizi nelere hazırlamanız gerektiğine ve ayrıca özellikle eklemek
istediğim birkaç konuya yer vereceğim. Önyargı yaratmak istemem ama aklınızın
bir köşesinde dursunlar. Bizim kadar şaşırmaz ve hatta “dumur” olmazsınız belki
bu sayede. J
Güzel İzlanda... |
1.Türkiye’ye göre aşırı pahalı, Avrupa’ya göre bile oldukça pahalı bir yere gideceksiniz. İskandinavya’ya göre düşünürsek İzlanda fiyatlarına alışkınsınızdır. Örneğin; bir kafede bir kase balık çorbası 80 TL olabiliyor! Pahalılıkla ilgili iki linki şuraya koymak isterim:
2.Haziran ayında bile gece olduğunda aracınız düşük sıcaklık ve buzlanma uyarısı verebilir. Birçok kez bunu yaşadık. Sıcaklık 4 C0derecenin altına düştü. Belki de bizim şansımızaydı bu durum çünkü yerellerin dediğine göre Haziran ayı geçen yıllara kıyasla “serin” geçiyormuş.
3.Zaman zaman çok acayip yollara girmek durumunda kalacaksınız. Bir taraf muhtemelen uçurum (yoğun sis dolayısıyla tam olarak göremiyor ama tahmin ediyorsunuz çünkü sürekli döne döne tırmanıştasınız), bir tarafta yamaç ve yerde karlar, sadece bir aracın geçeceği kadar dar kısımlar... Buradan araç geçer mi, nasıl olur falan filan diye söylenirken bir bakmışsınız yol bitmiş zaten! “Malbik Endar” tabelası gördüğünüzde anlayın ki asfalt bitiyor ve önünüzdeki belki 15 dk, belki 2 saat mıcırlı/çakıllı/toprak bir yoldan seyahat edeceksiniz. Bu durum hızınızı düşürüp, planlarınızı bozabilir. Bizim başımıza mütemadiyen geldi. J
4.Haziran ayında hava hiç kararmayacak,
yıldızlar hiç gözükmeyecek, güneşse ufuk çizgisinden aşağı gidiyor gibi yapıp
geri gelecek. Geceyarısı güneşine şahit olacaksınız. Ama yine de uykunuz
etkilenmeyecek. Koyu renkli, kalın perdeleri çektikten sonra, tüm günün
yorgunluğuyla ve almış olduğunuz bolca oksijenin de sayesinde deliksizce horul
horul uyunabiliyor. Hatta 3 yaşındaki çocuğunuz bile kolaylıkla uyur bence.
6.Özellikle Reykjavik ABD’lilerin
istilasına uğramış halde. Bunda Game of Thrones’un etkisi büyük sanırım.
Amerikan barlar, restoranlar, Amerikan stili yiyecekler vs.
7.Musluktan akan soğuk su taptaze ve buz
gibi, yerin daha da derinlerinden gelen sıcak su ise kaynar halde (80 C0derecenin
üzerinde olabiliyormuş) ve kükürt kokulu. Kükürt kokusu çürük yumurta kokusu
gibi. Sokaklardaki musluklardan su içip,
şişelerinizi de doldurabilirsiniz.
H2O |
9.Schengen vizesiyle ülkeye giriş
yapabilirsiniz.
10.İstanbul’dan en az bir aktarmalı uçuşla
başkent Reykjavik’e ulaşabilirsiniz. Biz Amsterdam üzerinden İzlanda’nın düşük
bütçeli havayolu şirketi WOW Air ile uçtuk. Sadece el çantanızla gitme
olasılığınızın düşüklüğünü göz önünde bulundurursak, sırt çantanız ya da
bagajınız için ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Uçuş günü kontuardan
yapmaktansa, biletinizi alırken online olarak bagaj satın almanız tasarruf
etmenizi sağlayacaktır.
11.Aurora görmedik çünkü mevsimi değildi.
Aurora görmek isterseniz özellikle Eylül-Nisan ayları arasında bir seyahat
planlamalısınız.
WOW Air'in mor uçakları |
12.Yol/iz bulma konusunda hem eski ama
güvenilir usül kağıt haritalardan, hem de telefondaki offline haritalardan ya
da Google Maps’den yararlandık. Otel lobilerinde de bulunduğumuz bölgeye ait
daha detaylı haritalar oluyordu.
13.Internet için genelde bedava olan otel
ya da restoran wi-fi’sini kullandık. Gitmeden önce kimilerinin havaalanından
sim kart aldığını okumuştuk ama biz yapmadık. Otelden çıkmadan önce, o günkü
rotamızı Google Maps’e işaretleyip, gerekirse yararlanıyorduk.
14.Benzin almak için N1’i kullandık.
Arabanın anahtarlığında takılı olan N1 logolu plastik parçayı self servis
pompada ya da kasada okuttuğunuzda belli bir miktar indirim (yanlış
hatırlamıyorsam yüzde 10 civarı) yapıyordu. Benzin aşırı pahalı değil. Benzinci
buluruz/bulamayız endişesiyle genelde depoyu dolu tutmaya çalıştık.
15.Otellerimizi özellikle kahvaltı dahil
şeklinde seçtik. Sıkı bir kahvaltı yapıp, öğle yemeğini genelde araba içinde,
güzel manzaralı bir yerde durup atıştırma şeklinde yapıyorduk. Akşam yemeği
saatinde de çoğunlukla yolda olduğumuzdan yine aynı şekilde hallettik. İki-üç
kez bir yerde oturup yemişizdir. Tal’ın önceden değindiği gibi arabada sürekli
hazır sandviç-meyve-kuruyemiş-Skyr-vb. her türlü atıştırmalık ve bolca su
bulundurduk.
Yanımızda gelirken Ozi için süt ve kuruyemiş-kuru meyve
getirmiştik. Benzin almak için her durduğumuzda, eğer varsa marketten alışveriş
de yaptık. Bir de meşhur sosislilerden yedi Tal. Ucuza karın doyurmak için
birebirler ve lezzetliler. Ozi ne yedi-içti derseniz; süt, meyve, kuruyemiş,
ekmek, hamurişleri, bezelye, mısır, domates, salatalık, havuç, corn flakes,
krep, daha önce hiç yemediği kadar çok çikolata-şeker-çubuk kraker, vb. abur
cubur J. Aç
kalacak diye çok çekindik açıkçası ama bir şekilde idare ettik. İzlanda
mutfağında tuhaf yiyecekler mevcut. Örneğin, bizde de olan kelle ve billur
yemeyi severlermiş. Birde “Hakarl” diye adlandırdıkları çiş gibi kokan fermente
köpek balığı eti! Biz hiçbirine rastlamadık ve tatmadık. J
N1 - yolculuğun vazgeçilmezi :) |
Skyr ve muz, muhteşem ikili :) |
Ucuzundan bir akşam yemeği... :) |
Ozi bunlardan o kadar ürkmedi neyse ki! :) |
Not: İzlanda yazıları devam edecek.
Batı İzlanda için buraya lütfen.
Kuzey İzlanda için buraya lütfen.
Doğu İzlanda için buraya lütfen.
Güney İzlanda için buraya lütfen.
Güneybatı İzlanda için buraya lütfen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder